‘Etkinlik’ Kategorisi için Arşiv

Öteki Bisiklet Ankara Sokaklarında Barışı Aradı – 1 Eylül 2013

Yayınlandı: 03 Eylül 2013 öteki bisiklet tarafından Etkinlik, Tur içinde
Etiketler:, , , ,
Kedi canını senin

İnsanla, hayvanla, yaşamla barış!

1 Eylül 2013 Pazar günü, çağrısını yaptığımız üzere, İnsan Hakları Anıtı’nda buluşarak koyulduk Ankara sokaklarında barışı kovalamaya. Bir kez daha gördük ki, barışa gerçekten ihtiyacımız var.

Bilen bilir, öyle kolay değildir Ankara’da barışı bulmak. Her köşe başında, her sokak arasında polis vardır ve polisle barış aynı kareye sığmaz. Aynı kareye sığmak demişken; sürekli ihtilafa düşüyorduk fotoğraf kimin makinesiyle çekilsin, kim çekip paylaşmaya üşenir, kimin telefonunun kablosu kayıptır da fotoğraflar orada hapis kalır diye. Bize uzanan yardım eli EGM bizim için her şeyi düşünmüş ve bir çift düğün fotoğrafçısı tutarak, Yüksel ve Karanfil’in kesişimine kondurmuş. Önce İnsan Hakları Anıtı’nda bir “sivil” gelip, yola koyulurken poz vermemizi söyledi, akabinde metro girişine doğru gidişimizde tek tek güzel pozlarımızı çekti bıyıklı fotoğrafçılar. Söz de verdiler halbüse ama ne henüz bize o fotoğrafları mail atan oldu, ne EGM arşivini paylaşıma açan. Sözünüzde durun lütfen!

Baktık barış Karanfil’de, Konur’da değil, Güvenpark’tan devam ettik aramaya. Orada hiç değil! Aylardır Güvenpark’ın yaklaşık yarısı, şimdi ise yıllardır “açık hava karakolu” olan kısmı polis işgali altında. Bugün ne başbakana yaklaşabilir barış, ne başbakanlığa…

Devam ettik, dedik askerden polisten meclisten sıyrılmadan bulamayız barışı; EGM önünden geçtik önce, Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay derken arkamızda belirmiş hafiften bize “eşlik eden” bir beyaz araç gördük. Herkes orada mı, geride kalan var mı diye durup baktık ki, araba durdu ve iki bıyık indi arabadan. Yanımıza gelip açıklama yaptılar:

Biz güvenlik şubeden geliyoruz, Ankara Emniyet Müdürlüğü bizi, sizin güvenliğinizi sağlamamız için görevlendirdi. Yolda size taciz eden, sıkıştıran olmasın diye sizinle birlikte geleceğiz.

Neden?” Dedik “Sizin için.” dediler. “Gerek yok, biz trafiğiz.” dedik, “Görevlendirildik.” dediler. Belli ki emir büyük baştan. E bisiklet süren keyifli insanları izlemek onların da hakkı diye fazla üstelemedik. Hareket ediyorduk ki, tek araç yetmedi, ikinci bir araç daha geldi. Memleket polisinin mesleki defekti; 2 kişiden fazlasını bir arada görünce en az kişi başı 20 kilo polis düşsün isterler. Neyse ki gelen beyler heybetliydi de, 4 tanesi yetti yaklaşık 20 kişiye.

Tekrar koyulduk yola, 7. Cadde’ye döndük. 7. Cadde’ye dönerken onların bize hazırladığı şakalara komikliklere karşılık biz de ufak bir sürpriz hazırladık; yaklaşık 20 kişilik grup, 2’şerli, 3’erli gruplar halinde birden sokak aralarına dağılarak, daha sonra belli bir noktada toplanacaktık. Ki öyle de yaptık. Önce dağılıp daha sonra Armada’da bir toplandık ki, 2 arabanın biri önümüzde biri arkamızda tekrar. Gülümsüyorlar, mutlular (üzülmeyin lan, gülmek sizin de hakkınız, bi’ şey kaybetmezsiniz gülünce). Onları da heyecanlandırmış belli ki bu küçük sürpriz. Sonra ver elini “Olur böyle vak’alar, polis köşe bucak kovalar.” diye latifeler..

Armada’da ekibi (sivil ekibi yani) topladıktan sonra bir kez daha yollandık. AKP binasının önünden, çiftliğe doğru yollandık ki bina önünde tespih sallayarak bizi selamlayan başka bıyıklarla da karşılaştık. Sağ olsunlar, haberimiz ulaşmış, yola dizilmişler tespih taneleri gibi. Selamlarını alıp devam ettik Çiftlik’e doğru (Selamlarını aldık elbet ama üzüyor bizi bu tespih tanesi gibi dizilmeler. Bizi karşılamak için yola dizilenlerle ilgili daha önce bir şeyler söylemiştik, yazının sonundaki notta onları da bulabilirsiniz).

Bugün bir barış öyle kolay olmuyor

Anladınız siz ne demek istediğimizi

Çiftlik’e epeydir gitmeyen varsa, dünya dışından olası bir raylı sistem saldırısına karşı Melih Gökçek oraları da asfalt ve betonla kaplayarak önlemini almış. Ne yapacağımızı, ne yana gideceğimizi bilemeyerek aştık asfaltları ve TİGEM’e vardık. Yolu dikine kesip bariyer atlamamıza rağmen, polis 2 dakikaya hemen dibimizde bitiverdi; meğer bizim sivil ve sivil olduğu kadar da göbekli sandığımız polis gayet de çevikmiş! TİGEM otoparkında biraz başlarını döndürdükten sonra çayımızı içip gözlememizi yemeye oturduk. E onlar da boş durmadı, onlar da yedi içti elbet. Yalnız dört kişi içinde birilerinin arasında husumet var galiba, ikili iki grup olarak ayrı gayrı oturdular, üzüldük. “Barış günü, öpüşün barışın.” dedikse de olduramadık. Kendileri bilirler…

Oradan kalkana kadar üzerimizdeki bakışlarını sürdürseler de, hareket etmemizle birlikte kaybolmaları bir oldu. Eskorta en çok ihtiyacımız olan o dakikalarda, İstanbul Yolu’nda yapayalnızdık! Darıldık size orta yaşlı siviller, haberiniz olsun. Bizim güvenliğimiz için diyordunuz; bütün istediğiniz Çiftlik’te çay-gözleme imiş meğer! Hamamönü’nde de biz ısmarlardık, ne var yani?

Takiptekilere selam ederken

Takiptekilere selam ederken

Polisin karnının doyması vesilesiyle İstanbul Yolu’nda özgürlükle buluştuk, barışı yakaladık! Gökçek’in vandalizm müzesinde nostaljik anlar yaşadık, Hamamönü’ne vardık. Bir mola daha verdikten sonra, bir kısmımız Eymir’e, bir kısmımız Barış Eylemi için buluşacak gruba doğru yola çıktı. Eymir’e gidenlere yine yer yer köpekler eşlik etti (sadıktır Eymir’in köpekleri), eylem için erken buluşanlara polisler. Hiç yalnız kalmadık.

Ve gün, dağılan grubun kalabalık bir kitleyle Kolej’de buluşup şenlenmesiyle son buldu. Katılan, muhabbetini esirgemeyen, ayağı pedala (gaz pedalı değil, bisiklet pedalı) değen herkese teşekkürler!

Öteki Bisiklet

Önemli Not: Daha önce şu adreste, polisin bisiklet gruplarını ablukaya alması hakkında fikir beyan etmiştik. Biliyoruz ki bugün gördüğümüz bu muamelede, bu tavrımızın da payı var. Orada şöyle bir ifade geçiyordu:

Polisin yeri/işi, bisikletin önü arkası sağı solu sorgusu olamaz. Mesleki bir ayrımcılık değil bu, üniformasını çıkaran herkes elbette bisiklete ilişkin en az her birimiz kadar hak sahibidir; ancak bisiklete polis tarafından çerçeve çizilmesi devletin haddine düşecek iş değildir.

Burada hem yazıyı bir kez daha hatırlatmış olmak, hem de bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyoruz: “Mesleki bir ayrımcılık değil bu, üniformasını çıkaran herkes elbette bisiklete ilişkin en az her birimiz kadar hak sahibidir(…)” derken söylemek istediğimizi çok yanlış anlamışsınız; üniformayı çıkarıp gelin dediğimiz ‘sivil polis olarak gelin’ değildi; ‘polisliğinizi evinizde bırakıp en çıplak halinizle, düz insan olarak gelin’ demek istiyorduk. Yeterince açık olmadığını düşünerek size bu hatırlatmayı da yapalım istedik bu vesileyle.

Umuyoruz bu yazıyı okuyup, bu sefer bir dahakine de ‘çıplak’ gelmezsiniz…

Öteki Bisiklet Homofobi-Transfobi Karşıtı / Vicdani Ret İçin Tur

Yayınlandı: 18 Mayıs 2012 öteki bisiklet tarafından Etkinlik, Tur içinde
Etiketler:,

Vicdani ret haftasının ve bu sene on yedincisi düzenlenen Homofobi Karşıtı Buluşma’nın kesiştiği bu güzel hafta da Öteki Bisiklet yine yollarda!

20 Mayıs 2012 Pazar günü Saat 12:15’te Güvenpark’tan bisikletlerle hareket edecek olan grup, şehir içinde gerçekleştirilecek bir turun ardından, saat 13:00 itibariyle Kurtuluş’tan Sakarya’ya yürüyecek olan Homofobi-Transfobi karşıtı korteje karışacak.

Cinsiyetçiliğe, türlü türlü ayrımcılığa, savaşa, insan hakları ihlâllerine, tek-tip sevdasına inat Öteki Bisiklet’in tekerleri “sizden” olmayanın da insan olabileceğini hatırlatmak için, barış için, gökkuşağının tüm renkleri için dönecek.

Korkmayın, tanıyın; nefret etmeyin, anlayın…

Önyargılarınızı bırakın, bisikletinizi alın, gelin!

Öteki Bisiklet 1 Mayıs’ta

Yayınlandı: 14 Mayıs 2012 öteki bisiklet tarafından Etkinlik içinde
Etiketler:,

Söz verdiğimiz üzere blogu daha sık güncelliyor ve 1 Mayıs için Öteki Zeynep’in yazdığı yazıyı sizlerle 1 Mayıs’tan yalnızca 13 gün sonra (iki hafta bile değil bakın) paylaşıyoruz! Daha önce bunu bile yapamadığımız için, bu başarıdan dolayı kendimizi tebrikliyor, hepimiz birer kariyer koçu kişisel gelişim nlpcisiymişizcesine kendimizi alkışlıyor ve yazımızı dünyanın tüm ötekilerine sunuyoruz.

Dayanışmayla…

Gar'dan Sıhhiye'ye 1 MayısPazar sabahı buluştuk. Heyecanlıyız. İlk kez 1 Mayıs’a bisikletlerimizle katılacağız. Üç saatlik bir çalışmanın sonunda kırmızı- siyah isyankâr ve umutlu pankartımız ortaya çıkıyor. Sloganımız İzmir’de 1 Mayıs alanına çıkan Karşı Bisiklet’le ortak: “Bisiklet Emektir!”

1 Mayıs sabahı İnsan Hakları Anıtı’nın önünde buluşuyoruz. 5 kişilik bir bisikletli grupçuk olduğumuz anda yanımızda üç dört sivil polis bitiveriyor. “Burada mı buluşacaksınız?” “Ne zaman toplanacaksınız?” gibi soruları var. Biz onlardan pek haz etmiyoruz. Onlar da bizim takmaz halimizden pek hoşlanmıyorlar. Eh zaten biz de gara doğru yola çıkıyoruz. Öncesinde gar önünde açacağımız minik kahvaltı soframız için peynir, zeytin, ekmek, su almayı unutmadan. Tam da güne ve bize yaraşır şekilde pankartımızı bisiklet arkasında taşımışız. Tam da güne uyan bir soframız var ayrıca. Gar önünde birikmeye başlayan kalabalıkların arasından geçip gar merdivenlerinin soluna yanaşıyoruz. Pankartımızı açıp duvara yaslıyoruz. Güzelim tişörtlerine iç geçirerek baktığımız Solfasol dergisinden arkadaşlar da geliyor yanımıza. Soframızın başı kalabalık ve yine güne uygun bir ruh haliyle ekmeğimizi bölüşüyoruz.

Kortejin oluşması ve yola çıkmak iki saatten uzun bir zaman alıyor. Bu arada duvara yaslayıp dinlendirdiğimiz bisikletlerimizi yanımıza alıp yavaş yavaş kendimize bir yer belirlemeye başlıyoruz. Ötekiyiz ya kendimizi en rahat hissettiğimiz yer ötekileştirilmişlerin yanı oluyor. Patronsuz, pezevenksiz bir dünya isteyen hayat kadınları ve her rengi içinde taşıyan, “Batsın! Batsın! Ahlakınız batsın!” diye haykıran Gökkuşağı’yla, “Düş peşindeyim, düş peşime” diyen anarşistlerin arasında düşüyoruz yola. Morlu, coşkulu feministlerin sesleri de hemen yakınımızda.

Bisiklet Emektir!

Bu buluşma güzel oluyor doğrusu. Birbirimizin dertlerini ve taleplerini dinleyip sloganlarımızı paylaşıyoruz. Biz Gökkuşağı’nın davullu sloganlarına bisikletlerimizin zilleriyle eşlik ederken onlar “Arabadan in bisiklete bin!” sözlerimize gülümseyerek ses katıyorlar. İş güvencesini, sendika hakkını kazanarak yaşlandığında bir nebze daha fazla insan gibi yaşamak isteyen seks işçisi ablamız gülerek “Benim için de pedallayın kız!” diyor coşkuyla. İçimizdeki homofobiyi ve her türlü ötekileştirmeyi alt etmenin en güzel yolunun yan yana yürümek olduğunu deneyimlemiş oluyoruz bu süreçte. Gittikçe ısınan havanın, tepemizde yükselen güneşin altında, bisikletlerimizle gıdım gıdım ilerliyoruz Kızılay’a doğru. İnsanların yüzünde bisiklet görünce istemsiz ortaya çıkıveren çocuksu gülümseme ve bisikletin büyüsünün yarattığı hemen sohbete girme hali daha bir şen kılıyor bizleri. Eylem alanına girerken arama noktalarına yanaşıyoruz. Bisikletle arama kabininden geçmek bizde ve büyük bir olasılıkla polislerde tuhaf bir hal içindeymişiz duygusu yaratıyor.

Bisiklet sınırsızlığın, bisiklet özgürlüğün, bisiklet emeğin temsili bizce. Tüm kişisel nedenler bir yana belki de bu yüzden bisikleti bu kadar çok seviyoruz. Bu yılın 1 Mayıs’ında ötekilerle yan yana durmamıza daha bir coşku kattığı için daha bir sevdik bisikletlerimizi.

1 Mayıs’tan Öteki fotoğrafları için tıklayın, tıklatın.

11 Aralık 2011 Öteki Bisiklet İnsan Hakları Etkinliği’nin ardından

Yayınlandı: 14 Aralık 2011 öteki bisiklet tarafından Etkinlik, Tur içinde
Etiketler:, , ,

Öteki Bisiklet’in ilk organize turu ÖBİHT 2011 geçtiğimiz pazar günü düzenlendi. Etkinlik, pikniği, yemeyi, içmeyi bir günlüğüne öncelik olmaktan çıkarıp yerine günün önemi itibariyle insan haklarını ve diyaloğu koyan bir grup bisikletsever tarafından keyifle gerçekleştirildi.

İlk başta plan saat 11’de atılacak bir tur ardından Orta Dünya’da el-ayak ve iç ısınmasını bahane ederek bir şeyler içip tanışıp konuşmak ve ardından Kızılırmak Sineması’ndaki “Sonbahar” gösterimine gitmekti. Ancak bizi kırmayıp, kendisi dışındaki bütün katılımcılardan daha yaşlı bisikletiyle aramıza katılan Kadir Cangızbay’ın zamanının dar olması nedeniyle Güvenpark’ta buluştuktan sonra doğrudan Orta Dünya’ya geçildi. Zaten 11.20’ye kadar gelenleri beklemiş olduğumuz için içecek sıcak bir şeylerin çoktan hak edilmiş olduğunu varsaydık.

Oldukça kısa bir rota izleyerek –ki yol zaten kısa malum-, Güvenpark’tan Ziya Gökalp Caddesi’ne geçildi, oradan Selanik’e sapıp, Kızılırmak’a tırmanıldı. Tırmanışı Kadir Cangızbay “Anaa! Amcaya bak la la la!” ifadeleri eşliğinde önde götürdü.


Katılanlar kısaca simaen ve ismen tanıştıktan sonra Orta Dünya’da muhabbet eylemekten, daha derin bir tanışma seansına fırsat olmadı. Ama zaten biliyoruz ki tanışmanın tek yolu “meraba, ben x, y’den geliyorum” demek değildir. Kadir Cangızbay’la birlikte geçirilen yaklaşık 1.5 saat boyunca bisikletten, Öteki Bisiklet’ten, Ankara’da bisikletli yaşamdan ve 3 Aralık’ta yaşanan dayak olayı özelinde haklardan ve eylemlerden konuşuldu. Büyük kısmı keyifle geçen sohbette konu, PAB Ankara Facebook grubundaki tartışmada önerildiği üzere son yaşanan olaya, neler yapılabileceğine ve bu olaya ilişkin tepkisizliğe geldiğinde atmosfer biraz daha ağırlaştı. Buluşma sonrası internet üzerinden de devam eden tartışmaya ilişkin tüm konuşulanları tek tek, kişi kişi, sırayla özetlemek şu an için mümkün ve gerekli olmasa da, genel olarak herkes durumdan rahatsızlığını belirterek, yapılabilecek şeyler için öneriler getirdi. Öncelikle olayın yeterince duyulmamasına ilişkin, farklı bisiklet gruplarının “yönetici”lerinin, ekonomik çıkarları bisiklet sektörüne dayalı olanların ve eylem deyince aklı çıkanların sorumlulukları ifade edilerek tartışıldı. Ankara’daki düzen-disiplin-izin-devlet sevdası konuşuldu, başka yerler/gruplarla karşılaştırmalar yapıldı. Bir şiddet olayı yaşanırken tartışma dahi olmamasından ve Onur’un ölümünün ardından oluşan sessizlik ve tepkisizlikten yola çıkarak, böyle bir eylemde de katılım olmayacağı düşünülmesine rağmen yine de dayak olayına ilişkin bir basın duyurusu hazırlanıp, duyurulması ve etraflı katılım için çabalanması amacıyla önümüzdeki perşembe veya cuma günü bir eylem yapılması önerildi ve bunun üzerinde uzlaşıldı. Ardından, olayın üstünden 1 haftadan fazla zaman geçmiş olması ve eylemin planlandığı tarih itibariyle de 2. haftanın dolmak üzere olacak olması nedeniyle yapılacak herhangi bir eylemin “gündeme ilişkin” sayılamayacağı belirtildi. Buradan yola çıkılarak, daha geniş katılımın sağlanabileceği, daha planlı bir eylemle belediyeye taleplerin iletilmesi yönünde öneriler geldi. Bu önerinin ve bu buluşmada diğer konuşulanların 17 Aralık Cumartesi günü ikincisi düzenlenecek olan “Ankara bisiklet toplulukları koordinasyon toplantısı”nda dile getirilmesi düşünülüyor.


Orta Dünya’daki sohbetin ve tartışmaların ardından, Kadir Cangızbay ve bir grup katılımcı yolcu edildi ve kısa süre ardından da geriye kalanlar Bardacık Sokak, Esat Caddesi, Tahran Caddesi ve Tunalı Hilmi güzergahında kısa bir turun ardından Ankara’nın dört bir yanına ve Eskişehir’e dağıldı.

Etkinliğe ilişkin diğer fotoğrafları Facebook sayfamızda veya Facebook kullanmıyorsanız şu adreste bulabilirsiniz.

Çağrımıza kulak ve/veya destek veren, o gün bizimle olan, gerçekten olmak isteyip de olamayan herkese teşekkürler!