Öteki Bisiklet Ankara Sokaklarında Barışı Aradı – 1 Eylül 2013

Yayınlandı: 03 Eylül 2013 öteki bisiklet tarafından Etkinlik, Tur içinde
Etiketler:, , , ,
Kedi canını senin

İnsanla, hayvanla, yaşamla barış!

1 Eylül 2013 Pazar günü, çağrısını yaptığımız üzere, İnsan Hakları Anıtı’nda buluşarak koyulduk Ankara sokaklarında barışı kovalamaya. Bir kez daha gördük ki, barışa gerçekten ihtiyacımız var.

Bilen bilir, öyle kolay değildir Ankara’da barışı bulmak. Her köşe başında, her sokak arasında polis vardır ve polisle barış aynı kareye sığmaz. Aynı kareye sığmak demişken; sürekli ihtilafa düşüyorduk fotoğraf kimin makinesiyle çekilsin, kim çekip paylaşmaya üşenir, kimin telefonunun kablosu kayıptır da fotoğraflar orada hapis kalır diye. Bize uzanan yardım eli EGM bizim için her şeyi düşünmüş ve bir çift düğün fotoğrafçısı tutarak, Yüksel ve Karanfil’in kesişimine kondurmuş. Önce İnsan Hakları Anıtı’nda bir “sivil” gelip, yola koyulurken poz vermemizi söyledi, akabinde metro girişine doğru gidişimizde tek tek güzel pozlarımızı çekti bıyıklı fotoğrafçılar. Söz de verdiler halbüse ama ne henüz bize o fotoğrafları mail atan oldu, ne EGM arşivini paylaşıma açan. Sözünüzde durun lütfen!

Baktık barış Karanfil’de, Konur’da değil, Güvenpark’tan devam ettik aramaya. Orada hiç değil! Aylardır Güvenpark’ın yaklaşık yarısı, şimdi ise yıllardır “açık hava karakolu” olan kısmı polis işgali altında. Bugün ne başbakana yaklaşabilir barış, ne başbakanlığa…

Devam ettik, dedik askerden polisten meclisten sıyrılmadan bulamayız barışı; EGM önünden geçtik önce, Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay derken arkamızda belirmiş hafiften bize “eşlik eden” bir beyaz araç gördük. Herkes orada mı, geride kalan var mı diye durup baktık ki, araba durdu ve iki bıyık indi arabadan. Yanımıza gelip açıklama yaptılar:

Biz güvenlik şubeden geliyoruz, Ankara Emniyet Müdürlüğü bizi, sizin güvenliğinizi sağlamamız için görevlendirdi. Yolda size taciz eden, sıkıştıran olmasın diye sizinle birlikte geleceğiz.

Neden?” Dedik “Sizin için.” dediler. “Gerek yok, biz trafiğiz.” dedik, “Görevlendirildik.” dediler. Belli ki emir büyük baştan. E bisiklet süren keyifli insanları izlemek onların da hakkı diye fazla üstelemedik. Hareket ediyorduk ki, tek araç yetmedi, ikinci bir araç daha geldi. Memleket polisinin mesleki defekti; 2 kişiden fazlasını bir arada görünce en az kişi başı 20 kilo polis düşsün isterler. Neyse ki gelen beyler heybetliydi de, 4 tanesi yetti yaklaşık 20 kişiye.

Tekrar koyulduk yola, 7. Cadde’ye döndük. 7. Cadde’ye dönerken onların bize hazırladığı şakalara komikliklere karşılık biz de ufak bir sürpriz hazırladık; yaklaşık 20 kişilik grup, 2’şerli, 3’erli gruplar halinde birden sokak aralarına dağılarak, daha sonra belli bir noktada toplanacaktık. Ki öyle de yaptık. Önce dağılıp daha sonra Armada’da bir toplandık ki, 2 arabanın biri önümüzde biri arkamızda tekrar. Gülümsüyorlar, mutlular (üzülmeyin lan, gülmek sizin de hakkınız, bi’ şey kaybetmezsiniz gülünce). Onları da heyecanlandırmış belli ki bu küçük sürpriz. Sonra ver elini “Olur böyle vak’alar, polis köşe bucak kovalar.” diye latifeler..

Armada’da ekibi (sivil ekibi yani) topladıktan sonra bir kez daha yollandık. AKP binasının önünden, çiftliğe doğru yollandık ki bina önünde tespih sallayarak bizi selamlayan başka bıyıklarla da karşılaştık. Sağ olsunlar, haberimiz ulaşmış, yola dizilmişler tespih taneleri gibi. Selamlarını alıp devam ettik Çiftlik’e doğru (Selamlarını aldık elbet ama üzüyor bizi bu tespih tanesi gibi dizilmeler. Bizi karşılamak için yola dizilenlerle ilgili daha önce bir şeyler söylemiştik, yazının sonundaki notta onları da bulabilirsiniz).

Bugün bir barış öyle kolay olmuyor

Anladınız siz ne demek istediğimizi

Çiftlik’e epeydir gitmeyen varsa, dünya dışından olası bir raylı sistem saldırısına karşı Melih Gökçek oraları da asfalt ve betonla kaplayarak önlemini almış. Ne yapacağımızı, ne yana gideceğimizi bilemeyerek aştık asfaltları ve TİGEM’e vardık. Yolu dikine kesip bariyer atlamamıza rağmen, polis 2 dakikaya hemen dibimizde bitiverdi; meğer bizim sivil ve sivil olduğu kadar da göbekli sandığımız polis gayet de çevikmiş! TİGEM otoparkında biraz başlarını döndürdükten sonra çayımızı içip gözlememizi yemeye oturduk. E onlar da boş durmadı, onlar da yedi içti elbet. Yalnız dört kişi içinde birilerinin arasında husumet var galiba, ikili iki grup olarak ayrı gayrı oturdular, üzüldük. “Barış günü, öpüşün barışın.” dedikse de olduramadık. Kendileri bilirler…

Oradan kalkana kadar üzerimizdeki bakışlarını sürdürseler de, hareket etmemizle birlikte kaybolmaları bir oldu. Eskorta en çok ihtiyacımız olan o dakikalarda, İstanbul Yolu’nda yapayalnızdık! Darıldık size orta yaşlı siviller, haberiniz olsun. Bizim güvenliğimiz için diyordunuz; bütün istediğiniz Çiftlik’te çay-gözleme imiş meğer! Hamamönü’nde de biz ısmarlardık, ne var yani?

Takiptekilere selam ederken

Takiptekilere selam ederken

Polisin karnının doyması vesilesiyle İstanbul Yolu’nda özgürlükle buluştuk, barışı yakaladık! Gökçek’in vandalizm müzesinde nostaljik anlar yaşadık, Hamamönü’ne vardık. Bir mola daha verdikten sonra, bir kısmımız Eymir’e, bir kısmımız Barış Eylemi için buluşacak gruba doğru yola çıktı. Eymir’e gidenlere yine yer yer köpekler eşlik etti (sadıktır Eymir’in köpekleri), eylem için erken buluşanlara polisler. Hiç yalnız kalmadık.

Ve gün, dağılan grubun kalabalık bir kitleyle Kolej’de buluşup şenlenmesiyle son buldu. Katılan, muhabbetini esirgemeyen, ayağı pedala (gaz pedalı değil, bisiklet pedalı) değen herkese teşekkürler!

Öteki Bisiklet

Önemli Not: Daha önce şu adreste, polisin bisiklet gruplarını ablukaya alması hakkında fikir beyan etmiştik. Biliyoruz ki bugün gördüğümüz bu muamelede, bu tavrımızın da payı var. Orada şöyle bir ifade geçiyordu:

Polisin yeri/işi, bisikletin önü arkası sağı solu sorgusu olamaz. Mesleki bir ayrımcılık değil bu, üniformasını çıkaran herkes elbette bisiklete ilişkin en az her birimiz kadar hak sahibidir; ancak bisiklete polis tarafından çerçeve çizilmesi devletin haddine düşecek iş değildir.

Burada hem yazıyı bir kez daha hatırlatmış olmak, hem de bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyoruz: “Mesleki bir ayrımcılık değil bu, üniformasını çıkaran herkes elbette bisiklete ilişkin en az her birimiz kadar hak sahibidir(…)” derken söylemek istediğimizi çok yanlış anlamışsınız; üniformayı çıkarıp gelin dediğimiz ‘sivil polis olarak gelin’ değildi; ‘polisliğinizi evinizde bırakıp en çıplak halinizle, düz insan olarak gelin’ demek istiyorduk. Yeterince açık olmadığını düşünerek size bu hatırlatmayı da yapalım istedik bu vesileyle.

Umuyoruz bu yazıyı okuyup, bu sefer bir dahakine de ‘çıplak’ gelmezsiniz…

16 Haziran – Ethem Sarısülük Yıldızlara Uğurlanacak

Yayınlandı: 15 Haziran 2013 sokaktaki adam tarafından Uncategorized içinde

Söz konusu hak / hukuk olduğu zaman verdiğiniz sözlerin hiçbirini tutmadığınızı gördüğümüz ve tutmayacağınızı da bildiğimiz için direnmeye devam ediyoruz. Bunu bugün tekrar Gezi Parkı’na vahşice saldırarak, parktaki sivil insanları, avukatları ve medyayı dışarı çıkarıp gözden ırak bir harekat ortamı oluşturarak yaptıklarınızla bir kez daha gördük, halen de görüyoruz. Sözü uzatmaya hiç gerek yok; istediğiniz kadar yaralayın, sakat bırakın, istediğiniz kadar öldürün.. Siz kendi pisliğinizde boğulurken, biz birbirimize daha sıkı tutunmayı öğreneceğiz.

Şiddete düzdüğünüz methiyelerle katlettiğiniz ve ardından da yalan söylemekten başka meziyeti olmayan belediye başkanınızla, savcınız ve adli tıbbınızla kendisi hakkındaki gerçeği çarpıtmaya, delillerini karartmaya çalıştığınız Ethem’i biz yarın hep birlikte yıldızlara uğurluyoruz. Öğlen 12’de Kızılay’da, Ethem’i katlettiğiniz ve üstüne polisle gurur duyduğunuzu ifade eden pankartı astığınız yerdeyiz.

“…sayılmayız parmağ ile
tükenmeyiz kırmağ ile…”


“Ankara’daki Gezi Parkı eylemleri sırasında polis kurşunuyla yaralanan Ethem Sarısülük, 14 gün süren hayat mücadelesi sonucunda yaşamını yitirdi. 27 yaşındaki OSTİM işçisi Ethem Sarısülük’ün, beyin ölümünün gerçekleşmesinin ardından kalbi de durdu.

Numune Hastanesi’nden alınarak, otopsi raporu için Adli Tıp’a götürülen Ethem Sarısülük’ün cenazesi başında tüm arkadaşları, dostları cenazenin kaçırılmaması için dün gece sabaha kadar nöbet tuttu.

Adli tıptan sonra sabah otopsisi yapılan Ethem, Batıkent Cem Evi morguna götürüldü. Batıkent’te yoğun kalabalık cenazeyi karşıladı.

Ethem’in katili polis, işte otopsi raporu
Adli Tıp önünde bekleyen aile, otopside çıkan ilk rapora ulaştı. Adli tıp önünde bekleyen Ethem’in abisi Mustafa, davanın avukatı Av. Kazım Bayraktar, Av. Teoman Özkan, ailenin getirdiği Otopsi Uzmanı Doktor Ayşe Uğurlu açıklama yaptı.

Av. Kazım Bayraktar, “Otopsi raporuna da kaydedilen, kafatasından çıkarılan mermi çekirdeği savcıya teslim edildi. Şu anda tespit yapılacak, savcı hazırdı. Kafatasının içinden mermi çekirdeği çıkarıldı” dedi.

Ethem’in abisi Mustafa, “Kardeşimi öldüren polistir, devlettir. Şimdiye kadar kafasında bilinmeyen bir cisim var diyerek bizleri oyaladılar. Kardeşimi polisin öldürdüğü mermi çekirdeğiyle netleşti. İşte rapor” ifadelerini kullandı.

Ethem yarın Kızılay’da yıldızlara uğurlanıyor
Ethem Sarısülük’ün cenazesi programı bugün ailesi ile birlikte KESK, DİSK, TMMOB ve TTB tarafından yapılan bir basın toplantısıyla açıklandı.

Ortak açıklamayı KESK Şubeler Platformundan BES Şube Başkanı Mevlüt Çakmak yaptı.

Cenaze programı şu şekilde;
16 Haziran Pazar günü;
saat 12.30’da Ethem Sarısülük’ün vurulduğu yerde anma, saygı duruşu ve karanfil bırakma
saat 13.30’da YKM önünden Sıhhiye Meydanı’na yürüyüş
saat 14.00’da Sıhhiye köprüsü üzerinden otobüslerle Batıkent Cemevine geçiş
saat 14.30’da Batıkent Cemevinde tören
saat 16.00’da Çorum Sungurlu’ya uğurlama

“Ethem’i güneşe uğurlarken, yanımızda olun!”
Ethem’in abisi Mustafa Sarısülük “Birlikte olduğumuzda güçlüyüz, yan yana gelmezsek daha Ethem gibi nice gencimizi yitireceğiz” diyerek direnen, direnişe destek veren herkesi Ethem’i uğurlamada yan yana olmaya çağırdı. Abi sarısülük “İktidardan, polis gücünden hesap sorana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Ethem’i güneşe uğurlarken, sizleri de aramızda görmek istiyoruz” dedi.”
(muhalefet.org)

15 Mayıs Uluslararası Vicdani Retçiler Günü

Yayınlandı: 15 Mayıs 2013 sokaktaki adam tarafından Uncategorized içinde
Etiketler:
Image

Vicdani Ret Derneği kuruldu!

Roboski katliamı 500. gününü doldururken; Çerkes Soykırımı yıldönümü yaklaşırken; Polis Ankara’da öğrencilere, İstanbul’da emekçilere, çocuklara saldırırken; Reyhanlı yanarken ve iktidar sırıtırken; THY’de greve karşı iktidar polisle ve “metro bozuldu” yalanlarıyla direnirken, karmakarışık gündemin içinde kaynayıp gitmesin; bugün 15 Mayıs Uluslararası Vicdani Retçiler Günü! 

En sonuncusu Reyhanlı’daki katliamla tetiklenmeye çalışılan, biri bitmeden diğeri başlatılan ve hiçbir derde derman olmayan, bilakis bütün dermanlara dert olabilen savaşların tam karşısındadır Öteki Bisiklet.

Avrupa Konseyi ülkeleri arasında vicdani ret hakkını hiçbir şekilde tanımayan tek ülke olan Türkiye’de de Vicdani Ret Derneği kuruluyor (ve biz metni yayınlayana kadar kuruldu!) ve vicdani redde ilişkin talepler her geçen gün daha da yüksek sesle dile getiriliyor. 

Savaşın ve militarizmin karşısında, barışın yanında olan herkese hem Uluslararası Vicdani Retçiler Günü, hem de Vicdani Ret Derneği’nin kuruluşu kutlu olsun!

Barış için vicdani ret!
Öteki Bisiklet

Günün mana ve ehemmiyeti:
http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1368607687&year=2013&month=05&day=15

Öteki Bisiklet 1 Mayıs’ta alanlarda!

Yayınlandı: 01 Mayıs 2013 sokaktaki adam tarafından Uncategorized içinde

Öteki Bisiklet, tüm ezilenler ve tüm ötekilerle yan yana pedallıyor ve sesleniyor: Dünyanın tüm ötekileri birleşin!

Öteki Bisiklet 1 Mayıs’ta emekçi, 8 Mart’ta kadın, Newroz’da Kürt, 24 Nisan’da Ermeni, Hocalı’da Azeri, 19 Ocak’ta Hrant, İstanbul’da eşçinsel, Gazze’de Filistinli, 21 Mayıs’ta Çerkes, Almanya’da Yahudi, fıkralarda Laz ve daha saymakla bitmeyecek her yerde her zaman ‘öteki’dir ve ‘Yarin yanağından gayri her şeyde her yerde hep beraber’ diyerek, bu beraberliğe 1 Mayıs’ta herkesi bisikletiyle davet eder!

Bir araya geldiğimizin ilk aylarında olduğu gibi, yine 1 Mayıs’ta meydanlarda yanımızda bisikletlerimiz, tüm ötekilerle buluşuyoruz.

Saat: 10:30 – Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı

https://www.facebook.com/events/169942126497527/

 

Trafiği tıkamıyoruz, trafik biziz!

Yayınlandı: 18 Mart 2013 sokaktaki adam tarafından Uncategorized içinde
Etiketler:, ,

Image

Critical Mass’in birincil sloganı bu başlık. Zira altında 4+ tekerli motorlu araç bulunan çok insanın düştüğü yanılgıdır “Bisikletliler trafiği tıkıyor!”.

Tam da buradan yola çıkarak (evet, yola çıkarak ama polissiz emirsiz komutsuz!) görürüz ki, bisikletin trafiğin dışında bir taşıt olarak gösterilmesi hiçbirimizin lehine değildir. “Bisiklet trafiğin bir parçası olmadığından dolayı, bisiklet geçişi için yolları kapatalım.” diye yaklaşmak, motorlu taşıtarla bir iktidar mücadelesine girerek “İşte size üstünlük sağladık, gün gelecek daha da üstün olacağız!” demek en basit ifadesiyle eksiktir.

Özel organizasyonlarda herkesin iyiliği için elbette güvenlik başka şekillerde sağlanabilir, sağlanması gerekebilir. Ancak trafik içerisinde bisikletin varlığını teşvik eden hiçbir kişi/kurum/kuruluş bisikletin polis çemberine alınmasına destek vermemelidir.

Öteki Bisiklet olarak biz, bisiklete bir “başbakan konvoyu” muamelesi yapılmasından, bisikletin trafikten bu şekilde dışlanmasından, anormalleştirilmesi ve olağanüstüleştirilmesinden, trafik kurallarına gereksiz ve anlamsız bir öncelik istisnası katıştırılmasından ve bunun bir şov aracına dönüştürülmesinden son derece rahatsızız. Öncelik elde etmek için ambulans peşine takılmak veya milletvekili olmak ne denli anlamsızsa, polis boyunduruğuna girmek de aynı derecede anlamsızdır. Kimsenin bizi görünce durmasını, saygı duruşuna geçmesini istemiyoruz. Trafik kurallarına herkesçe uyulması, tüm bisikletseverlerin, yayaların ve sürücülerin salahiyeti için yeterli olacaktır.

Yapılması gereken, şehir içi hız limitini saatte 80 km’ye çıkarıp, ardından bisikletlileri polis çemberine almak değil; trafiğin tüm unsurlarını tehdit eden yüksek hız ve motorlu bireysel taşıt teşvik politikalarını tersine çevirmek olmalıdır.

Polisin yeri/işi, bisikletin önü arkası sağı solu sorgusu olamaz. Mesleki bir ayrımcılık değil bu, üniformasını çıkaran herkes elbette bisiklete ilişkin en az her birimiz kadar hak sahibidir; ancak bisiklete polis tarafından çerçeve çizilmesi devletin haddine düşecek iş değildir.

Bisiklete ayrıcalık/üstünlük değil; herkesin can sağlığı için daha verimli bir toplu taşıma, hızlandırılmış değil yavaşlatılmış trafik ve trafik kurallarına ilişkin kayırmacı değil akılcı düzenlemeler ve uygulamalar istiyoruz!

Öteki Bisiklet

Bahar gelir hoş gelir ley ley limi limi ley

Yayınlandı: 01 Mart 2013 sokaktaki adam tarafından Tur içinde
Etiketler:, ,

Gün itibariyle bahar resmi olarak geldi, hoşgeldi!Image

Her ne kadar Öteki Bisiklet “baharı beklemez, 4 mevsimdir!” desek de, itiraf etmeliyiz ki bahar herkesi olduğu gibi bizi de ayrı bir heyecanlandırmıyor değil. Ayrıca biliyoruz, pusuda bisikleti balkonda duran, hâlâ battaniyesine dolanmış bir şekilde eli kahveli, psikolojik olarak burnu sümüklü bahar bekleyicileri var, bu davet özellikle onlara!

Bu pazar, yani iki gün sonra, baharın ve Mart ayının 3. günü ve aynı zamanda da ilk pazarı, baharın bize “resmi” bir adım gelişine biz on pedal gidiyor, kendisini Eymir’de kıstırıp kucaklıyoruz. Sabah biraz erken kalkıp, kahvaltıyı vakitli yapıp, veya daha da güzeli doğrudan Eymir’e saklayıp, saat 10’da İnsan Hakları Anıtı’nda buluşuyor, Eymir’e doğru yollanıyoruz.

Hiç gelmemiş, ilk defa gelecek, Eymir yollarına ilk defa düşecekler için not; yol çok büyük ölçüde düz ve hemen hiçbir noktasında yoğun şehir trafiği yok, sadece ilk 2 kilometrelik kısmı şehir içinde sayılır. Toplamda gidiş dönüş takriben 45 km, ancak bu yol gözünüzü korkutmasın, dümmmmdüz bir yol. Bizi kovalayan olmadığı için (İmrahor Vadisi’nin gerçek sahibi olan köpeklerden başka) acelemiz yok, ağır ağır gidip, ağır ağır dönebiliriz. Telaş etmeden, güzel havanın keyfini çıkararak gidip, Eymir’de bir çay içip, iki laflayıp döneceğiz.

Pazar günü görüşmek üzere!

Ps. “Gelmek istiyorum ama bisikletim yok” diyenler için kenarda bekleyen 1-2 emektar bisikletimiz var daha önce söylediğimiz gibi, bizimle bu hesaptan iletişime geçerseniz, en azından Pazar gününden önce kendilerini bir kontrol edip size hazır etmeye çalışırız.

Bi’ tur gelsene!

Yayınlandı: 25 Ocak 2013 öteki bisiklet tarafından Uncategorized içinde

aydancelikKış geldi gibi, geçti gibi, dönüşü muhteşem olacak gibi… Ocak ayında “kara kış”ın “kış”ından eser olmasa bile, bütün karanlığı üstümüze üstümüze geliyor. Metin Göktepe’yi bir kez daha öldürdüler, Hrant’ı bir kez daha vurdular, Uğur Mumcu’yu bir daha katlettiler. Hukuku hiç tanımayanlar, uzaktan yakından tanışmayanlar; Çağdaş Hukukçular Derneği’ninin altını üstüne getirip olmayan çelik kapılar ve o olmayan kapıların ardında hiç olmamış şeyler icat edenler, dün Pınar Selek’i de olmayan bombayla bir kez daha (bir kez daha mahkûm değil, beraatlerin ardından “ilk” kez aslında) “mahkûm” ettiler ağırlaştırılmış müebbete. Masum bir insanın, hiç var olmamış bir şeyle suçlanması yeterince ağır değilmiş gibi…

Tüm bu karanlığın içinde, biz bisikletin yanında, bisiklet bizim yanımızdayken biraz daha soluklanabiliyor, kendimize, birbirimize ufacık da olsa bir yaşam alanı açıyor, aslında hiç de yalnız olmadığımızı görüyor, bir araya geliyor, dayanışıyoruz. Birtakım ötekiler olarak biz, sıra yavaş yavaş bize de gelirken ve hatta aslında çoktan hepimize gelmişken, bu cumartesi saat 13:30’da, hakkın, hukukun, adaletin yokluğunda, Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı’nda buluşuyor, neler olabileceğine, neler yapılabileceğine ilişkin karşılıklı biraz fikir alıyor, biraz fikir veriyor ve kısa bir turun ardından saat 16:00’da Tayfa Kitap Kafe’deki Aydan Çelik söyleşisine gidiyoruz.

Malum, hava bugün yağışlı, yarın da çok parlak değil, dolayısıyla yağmura ve soğuğa hazırlıklı olmak gerek. Hava durumu diyor ki: Yağmur yağabilir, soğuk olabilir.

Yarın saat 13:30’da Yüksel’de veya 16:00’da Tayfa’da görüşmek üzere!

https://www.facebook.com/events/313858268735810/


“Bisikletim yok ama ben de bi’ tur gelmek istiyorum!” diyenleri de düşünerek 2 bisikletimizi ayırmıştık kenara, ancak kenara ayrılan ve kış boyu yatan her canlının olduğu gibi kendileri de şu an sıkkın, keyifsiz ve bakıma ihtiyaçları var. Dolayısıyla bu turda ne yazık ki mümkün değil. Daha sonraki turlarda artık..

ve 1 yıl geçti…

Yayınlandı: 06 Kasım 2012 sokaktaki adam tarafından Uncategorized içinde

Bugün (daha doğrusu dün, zira bugün memleketin lanetli günlerinden YÖK’ün yıldönümü malum) Öteki Bisiklet harekete geçişinin ardından 1 yılı yollarda, sokaklarda, meydanlarda tamamladı!

Bir avuç başlamıştı, ele avuca sığmaz oldu; Ankara’dan yola çıkmıştı, Eskişehir’e, Çanakkale’ye, Konya’ya, Atina’ya, Hasankeyf’e sıçradı; oksijenle başladı, biber gazına doydu; eylemde ıslandı, Sivas’ta yandı; arada yazdı, sırada çizdi; az gitti uz gitti, dere tepe düz gitti; Bayramiç’e tohum götürdü, Ankara’ya barış getirdi…

Öteki Bisiklet 1 yıldır homofobinin, ayrımcılığın, faşizmin karşısında, barışın ve emeğin yanında yol aldı. 1 yıldır ama buradan, ama oradan, ama eşinden dostundan duyup bizimle iletişime geçen, katılan, takip eden, destekleyen, omuz veren herkese çok teşekkürler! Her zaman söylediğimiz gibi, böyle deyince de egosal bir “kendi kendine teşekkür” gibi oluyor, zira Öteki Bisiklet olarak Öteki Bisiklet’in her bir parçasına teşekkür ediyoruz, ama olsun.

İnsana, hayvana, yer yüzüne Öteki Bisiklet!

Öteki arılardan Selam!

Yayınlandı: 10 Ekim 2012 öteki bisiklet tarafından Uncategorized içinde

İlk duyduğumuz anda “katılmalıyız” diye düşündük Buğday’ın projesine, hayaline demeli aslında. Bisiklete binmek zaten dünyanın en güzel şeyi. Hani mutsuzluktan ölüyor olsa insan (herkes için geçerli değil mi yoksa?) “gel bisiklete binelim” çağrısı Sait Faik’in “hişt” diyen sesi gibi bir çağrıdır bize her haliyle. Düşünün bu çağrıya bir de güzel anlam yüklenmiş, arı olacağız. Evet şu kirlenmiş, kendi kendine olmadı ya, kirletilmiş dünyamıza nefesini geri vermek için çabalayan bir avuç buğday insanı doğal tarım yapmayı düstur edinmiş iki çiftlik arasında tohum taşıyan arılar olmasını istemiş bisikletlilerden. Heyecanla uçtuk tabi.

Ankara’dan kalkıp ta Bayramiç’teki Muratlar köyüne, Volkan’ın köy evine konuk olduk sabahın erinde. Horozlar yeni uyanmaktaydı. Gün ağarırken köy evinin penceresinden inceden sızan sabah ışığı eşliğinde iki saatlik büyülü düşlere daldık. Kendi adımıza sırf şenlikli rüyalara dalmamıza mekan olan o eski köy evindeki konukluk için bile binlerce kez teşekkür ederiz Buğday’cılara. Kendi ürettiği cevizi, tahıllarından pişirttiği ekmeği, dalından kopardığı elmaları, mayaladığı yoğurdu ve dinginliğini paylaştığı için Volkan’a teşekkür edelim unutmadan.

Yanımıza yolluklarımızı alıp Dedetepe çiftliği için yola koyulduğumuzda çıkınımızdaki en ağır yük kese kağıdına konmuş sarı buğdaydı. İki bisikletçiydik. Aşmamız gereken yol yaklaşık yetmiş beş kilometreydi. Aslında köy yollarından geçerek hedefimize ulaşmayı planlamıştık, e arı olunca kırlar tepeler en uygunu. Ama tekerler elde yaya arı olarak kalakalma ihtimali ürkütücü olduğundan ( neden mi, gördüğümüz ilk köy yolu 10. Dakikada tekerlerimizi kalbura çevirme potansiyeli taşımaktaydı da ondan) biz de şehirli arılar olarak İzmir Çanakkale yoluna sapmayı uygun gördük. Sağlı sollu tarlalarda çalışan insanlara özellikle de kadınlara selam edip derdimizi, yükümüzü, neden yollara düştüğümüzü anlattık. Sağlıcakla, aman dikkat deyip yola saldılar bizi tekrar.

Öteki arılar yollarda!

Öteki arılar yollarda!

Sonbahar sonbahar değişen renklerle dans eden tarlalarda morlu mavili çuvalları izlemek, keçilerin çanlarını dinlemek, olmamış yaban armutlarını koparabilmek yolculuğumuzu tatlandırdı doğrusu. Güneş yoldaşımız oldu. Antalya’dan yola düşmüş iki bisikletçiyle karşılaştık, eksiğiniz gediğiniz var mı aman dediler, çıkınlarındaki fındık ve cevizden ikram ettiler. Hedefimizi ve nedenimizi onlara da anlattık. Güneş dağların ardına inerken biz de Küçükkuyu’nun emniyet şeritsiz zorlu virajlarından denize doğru uçmaktaydık.

Deniz görmek, mavi ufuğa bakmak yorgunluğumuzu aldı. Akşamın karanlığında Dedetepe yoluna vardık. Çiftliğe giden son 6 km ana rahmine doğru yapılan bir yolculuk gibiydi doğrusu. Karanlık, kapkaranlık, sessiz ama nedense bir yerlerden tanıdık. Cılız ve titrek ışıklarımız yolu aydınlatmaya çabalarken heyecanla çiftliğe vardık. Telefonla sürekli yanımızda olan Muhammed’i, kendisi aynı zamanda bu bisikletli arılar projesinin genç sahibi, karşımızda görmek karanlığın korkutuculuğunu alıp götürdü. Önümüzde Muhammed yanımızda birkaç köpekle küçük bir Babil’i andıran Dedetepe çiftliğinin mutfağına vardık. Bir Japon, bir Alman, bir Tunuslu, bir İngiliz, bir Filistinli, bir Türk ve iki bisikletli arı zeytinyağlı yemeklerle oluşmuş sofranın başına oturduk hemen. Biraz şaşkın biraz karışık ve çok yorgunduk. Ancak sabah anlayabildik ne denli güzel bir diyara geldiğimizi. Her şey sanki her şey el yapımı ve plastik değil hiçbir şey.

Konuştuk, toprağa, ağaçlara bakarak, yavaşça seçtiği ve sevdiği uğraşa kendini vermiş bu genç gönüllüleri izleyerek. Derin nefes aldık, biriktirdik gördüklerimizi ve zeytin ağacı kokan soluklarımızı. Herşeyi koşarak yapmaya programlanmış halimize acıdık. Geçip giden ömrümüz üzerine düşünmeyi yola bırakarak yavaş yavaş hissederek yaşamayı tercih eden bu güzel insanlara hayran olduk. Konuştuk, konuştuk. Ve görevimizi hatırladık. Sarı buğdayları teslim edip koca bakla tohumlarımızı kucakladık. Yollara düşen bisikletli arıların çoğalmasını dileyerek emanet tohumlarımızı alıp tekrar dönüş yoluna koyulduk…

 

Konuya ilişkin yazılar:

Öteki Bisiklet sivil itaatsizdir! @Öteki Bisiklet

Bisiklet ve tohum bir arada @Buğday Derneği

Atalık tohumlar için bisikletli arılar @Yeşil Gazete

Atalık tohumların arıları pedal bastı @bianet.org

Öteki Bisiklet sivil itaatsizdir!

Yayınlandı: 03 Ekim 2012 sokaktaki adam tarafından Uncategorized içinde
Etiketler:,

Bisiklet emektir!

Buğday Derneği’nin de çağrısını yaptığı ve 2 Ekim Gandhi’nin doğum günü ile başlamış olup, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’ne kadar sürecek olan Tohumlara Özgürlük kampanyasına Öteki Bisiklet de destek veriyor.

Önümüzdeki 2 hafta boyunca tüm dünyada bitki -ve dolayısıyla insan/hayvan- yaşamının kaynağı tohumların özelleşmesine/tekelleşmesine/tektipleşmesine/genetiğiyle oynanmasına karşı kampanyalar düzenlencek. Öteki Bisiklet de Buğday Derneği’yle işbirliği içerisinde “Tohumlara Özgürlük!” için sivil itaatsizlik eylemi gerçekleştirecek.

Tohumların sürdürülebilirliği için bisikletin sürdürülebilirliğinden yararlanan Öteki Bisikletliler, 5 Ekim akşamı Ankara’dan yola koyulacak, 6 Ekim’de Küçükkuyu’dan Bayramiç Yeniköy Çiftliği’ne pedallayarak, oradan çiftliğin tohum ambarından tohumları alacak. Akabinde 7 Ekim Pazar günü yola koyularak, genetiği değiştirilmeyen, patentlenmeyen, fiziksel kusursuzluğa programlanmayan bu tohumları Küçükkuyu’daki Dedetepe Çiftliği’ne taşıyacaklar, bir nevi doğa için arı görevi görecekler!

5 Ekim akşamı hem Dünya Öğretmenler Günü’nü anmak, hem de arkadaşlarımızı yolcu etmek üzere her zaman olduğu gibi İnsan Hakları Anıtı’nda buluşarak, AŞTİ’ye birlikte pedallamak üzere tüm Ötekiler ve de tohumlarımıza sahip çıkmak isteyen herkes davetlidir!

Tohumlara Özgürlük internet sitesi (İngilizce): http://seedfreedom.in/

Tohumlara Özgürlük Facebook sayfası (İngilizce): https://www.facebook.com/savetheseed#

Buğday’ın çağrısı: https://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=5709